YARGI REFORMU YARGI EMEKÇİLER İNİ YİNE GÖRMEDİ

Yeni bir Yargı Reformu Strateji Belgesi daha açıklandı. “Reform” olarak sunulan belge ne yargının içinde bulunduğu duruma ne de yargı emekçilerinin sorunlarına çözüm içermemektedir.
Yargı emekçileri her reform paketi açıklandığında doğal olarak “acaba bizim de sorunlarımıza çözüm getirilir mi?” beklentisine girmektedir. Ancak yardımcı yargı personeli olarak nitelenen yargı emekçilerinin ekonomik, özlük, sosyal haklarına yönelik sorunlar bu paketlerde kendilerine yer bulamamaktadır. Son reform paketinde de yargı emekçileri yine görülmemiştir. Konuya ilişkin Şube Başkanımız Devrim Mol’un açıklaması aşağıdadır.
BASINA VE KAMUOYUNA
Değerli Basın Emekçileri,
Yeni bir Yargı Reformu Strateji Belgesi daha açıklandı. “Reform” olarak sunulan belge, ne yargının içinde bulunduğu duruma ne de yargı emekçilerinin sorunlarına çözüm içermemektedir.
Demokratikleşmenin sağlanamadığı, hukuk devletinin rafa kaldırıldığı, hak ve özgürlüklerin yok edildiği, etkin bir adalet sisteminin olmadığı bir ülkede yargının da sürekli tartışma konusu olması kaçınılmazdır. Bütün bunların üzerine bir de kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılmasıyla durum daha da vahim hale gelmiştir.
Siyasi iktidarın en çok “reform” yaptığını iddia ettiği alanların başında yargı gelmektedir. Avrupa Birliği ile tam üyelik görüşmelerinin başlamasıyla paralel yürütülen “reformlar”, mevcut sorunları çözmekten çok yeni sorunlar üretmiş ve yargıda daha fazla tahribat yaratmıştır.
Yargı emekçileri her reform paketi açıklandığında “acaba bizim de sorunlarımıza çözüm getirilir mi” beklentisine girmektedir. Ancak yardımcı yargı personeli olarak nitelenen yargı emekçilerinin ekonomik, özlük, sosyal haklarına yönelik sorunlar bu paketlerde kendilerine yer bulamamaktadır. Son reform paketinde de yargı emekçileri yine görülmemiştir.
Değerli Basın Emekçileri,
2009 ve 2015 yıllarında açıklanan reform paketlerinde olduğu gibi son olarak açıklanan reform paketinde de; yargılama hizmetlerinde performans ve verimliliği olumsuz yönde etkileyen sorunlardan birisi olarak yazı işleri hizmetlerinin görüldüğü, bu hizmetlerin hızlandırılması, mahkeme yazı işleri müdürlüklerinin güçlendirilmesi, görev ve yetkilerinin genişletilerek kariyer meslek olarak yeniden yapılandırılması, Adalet komisyonlarının yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi, Adalet okullarından mezun olanların öncelikli istihdam edilmesi, yargı teşkilatında sürekli ve zorunlu eğitim modeline geçilmesi, personel sayısının arttırılması belirtilmiştir.
Yargı emekçilerinin reform paketlerinde yer alış biçimleri sorunlarının çözümüyle değil “yargı hizmetlerinin etkili ve kaliteli bir şekilde yerine getirilmesi için” iyi yetiştirilmesi gerektikleri yönüyle geçiştirilmektedir. Oysa hizmet içi eğitimden önce asıl olarak göz önünde bulundurulması gereken işe alımlarda mülakat değil liyakate dayalı istihdamın yapılmasıdır.
Yargı hizmetlerinin etkili bir şekilde verilmesi kamu hizmeti açısından elbette önemlidir. Ancak bir hizmetin nitelikli verilebilmesi için birinci koşul, hizmeti veren yargı emekçisinin ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik haklarının idare tarafından tam olarak sağlanmasıdır.
Değer Değerli Basın Emekçileri,
Yargı emekçileri açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasında bir ücret almaktadırlar. İş yükü, ekonomik güçlükler intiharlara varan sonuçlara yol açmaktadır. Birinci reform paketinin açıklandığı 2009 yılından bu yana yargı emekçilerinin ekonomik haklarında hiçbir ilerleme sağlanmamıştır. Aksine var olan havuz paralarının kaldırılması, iyileştirme olarak verilen fazla mesai ödemelerinin sınırlandırılması, ulaşım paralarının kesilmesi gibi uygulamalarla ekonomik kayıpları artmıştır. Eğer bir reformdan söz edilecekse öncelikle yargı emekçilerinin ekonomik kayıplarının karşılanması ve temel ücretlerinin arttırılması hedeflenmelidir.
Fazla mesai ödemeleri mevcut durumda bile sorun haline gelmişken, İcra Müdürlüklerinin fazla mesai ödemelerinin dışında tutulması da ayrıca bir haksızlık yaratmıştır. İcra Müdürlükleri personel eksikliği, fiziki koşulların yetersizliği, çalışma ortamlarının sağlıksız olması, yapılan iş hem ekonomik hem fiziksel risk taşımasına rağmen personeli uğradığı haksızlık karşısında koruyucu tedbirlerin olmaması gibi daha sayılabilecek birçok nedenle zor koşullarda görev yapmaktadır.
Yaygın olarak 4/B statüsünde çalıştırılan yargı emekçileri, aynı işi yapmakta oldukları meslektaşlarından daha düşük ücretlerle, üstelik her an işini kaybetme korkusuyla çalışmaktadır. Bütün kamu hizmetlerinde olduğu gibi yargıda da güvencesiz istihdama son verilmeli, sözleşmeli personel kadroya geçirilmeli ve iş yükü dikkate alınarak yeni güvenceli personel istihdam edilmelidir.
Yazı İşleri Müdürlüğü bugün adliyelerde ne yetkili ne yetkisiz, emeklilikte hak kayıpları yaşanan bir kadro olarak yer almaktadır. Yazı işleri hizmetlerinin güçlendirilmesi için öncelikle liyakate dayalı atama yapılmalıdır. Yazı İşleri Müdürlüğünde mevzuat bilgisi kadar kurum deneyimine ve tecrübesine de sahip olmak önemlidir. Bunun yanında kurum içinde görevde yükselme sınavıyla zabıt katiplerinin yükselebileceği de tek kadrodur. Kariyer meslek olarak değişiklik yapıldığı takdirde tek yükselme olanağı da ellerinden alınmış olacaktır.
Bu nedenle kariyer meslek olarak planlanmasından vazgeçilerek, Görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavlarıyla kurum içinden atamalara devam edilmelidir. Mülakat uygulanması birçok haksızlığa ve adaletsizliğe neden olduğundan ve iş barışını bozduğundan, mülakat uygulamasına son verilerek yazılı sınavın esas alındığı atamalar yapılmalıdır.
Değerli Basın Emekçileri,
Özellikle son dönemlerde yapılan hakim-savcı atamalarıyla birlikte adliyelerde mobbing yoğun olarak yaşanmaktadır. Mobbingin önlenmesi için kurumlarda bir kurul oluşturulması, mobbing uygulayan amire yaptırım uygulanması için düzenlemelerin yapılması yargıdaki en büyük reformlardan birisi olacaktır.
Verilen yargı hizmeti gereği (duruşma, keşif, suçüstü nöbeti vb. gibi) fazla mesai yapılmasını gerektiren özel durumlarda yapılan mesainin karşılığında izin verilmesi konusunda, uygulama birliği sağlanarak, nöbet karşılığında izin verilmeli, gece geç saatlerde sona eren nöbetlerde personelin ulaşım sorunu çözülmelidir.
Yargı emekçileri diğer taraftan da disiplin hükümleriyle kıskaç altına alınmıştır. Çoğunlukla iş yoğunluğundan kaynaklanan en küçük hatada disiplin soruşturması açılabilmekte, hiçbir savunma alınmadan en hafifinden yer değiştirme uygulamasıyla karşı karşıya kalmaktadır. Reform paketinde Adalet Komisyonlarının yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi hedefine yer verilmiştir. Bunun yanında Adalet Komisyonlarının yapısının demokratikleştirilmesi de hedeflenmekte midir? Hiçbir gerekçe gösterilmeden yapılan personel yer değişiklikleri adalete ne kadar uygundur?
Yargı çalışanlarının bütünü açısından da ek göstergenin yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Ayrıca İcra müdürleri ve yazı işleri müdürlerinin diğer kurumlardaki müdür kadrolarından daha düşük ek göstergeye tabi tutulması emeklilik gelirlerinde büyük oranda hak kayıplarına yol açmaktadır ve bu durum emekli olmayı engellemektedir. Bu konuda bakanlık tarafından çalışma yapılması yargı çalışanlarının en önemli taleplerinden birisidir.
Yazı İşleri ve İdari İşler Müdürlerine iller arası rotasyon uygulaması getirilmiştir. Gerek yargı çalışanları gerekse kamu açısından hiçbir yararı olmadığı gibi birçok yeni mağduriyete sebep olacak olan rotasyon uygulaması kaldırılmalıdır.
Adalet Bakanlığı bünyesinde istihdam edilen sosyal hizmet uzmanları/sosyal çalışmacılar, psikolog, pedagog, aile, çocuk mahkemeleri, ceza infaz kurumları ve denetimli serbestlik ve yardım merkezlerinde görev yapmaktadırlar. Sosyal hizmet uzmanları/ sosyal çalışmacılar denetimli serbestlik sistemi içinde ve adliyelerin birçoğunda çalışma yapabilmeleri için fiziki ortama bile sahip değildir. Dolayısıyla fiziki çalışma koşullarının düzeltilmesi öncelikli olmalıdır. Diğer yandan, Mahkeme uzmanlarının, Mağdur Hakları Daire Başkanlığı veya başka bir birime bağlanmadan var olan hukuki statülerinin güçlendirilmesi sağlanmalıdır.
Denetimli Serbestlik Müdürlüklerinde görevli kamu emekçilerinin sendikaya üyelikleri iptal edilmiş ve aidat kesintileri durdurulmuştur. Bu konuda, sendikaya üye olmaları önünde herhangi bir engel bulunmadığına dair yargı kararları bulunmasına rağmen Adalet Bakanlığı tarafından halen bir düzenleme yapılmamıştır.
Değerli Basın Emekçileri,
Tam da yargıda reform yapıldığı söylenirken örgütlenme özgürlüğü önündeki engellerden birisi olan bu uygulamaya bir an önce son verilmeli ve Denetimli Serbestlik müdürlüklerinde çalışan yargı emekçilerinin sendika üyeliğinin devam etmesi sağlanmalıdır.
Bugüne kadar hak ve özgürlüklerin korunup geliştirilmesi ancak emekçilerin örgütlü mücadelesiyle olmuştur. Demokratikleşmenin sağlanması, yargının tarafsızlığı ve bağımsızlığı, etkin bir adalet sisteminin oluşturulması ve yargı emekçilerinin ekonomik, sosyal ve özlük haklarının iyileştirilmesi de örgütlü mücadele ile olacaktır. Sendika olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da daha fazla hak ve özgürlük için mücadelemize devam edeceğiz. Adalet Bakanlığını da yargı emekçilerinin sorunlarını çözmeye çağırıyoruz…