top of page

YARGI BAĞIMSIZ DEĞİL

 Åžube yönetim kurulumuz, Adli Yıl açılışı ile ilgili 3 Eylül 2019 Salı günü yazılı bir basın açıklaması gerçekleÅŸtirdi.

 

Yönetim Kurulumuz adına Åžube BaÅŸkanımız Devrim Mol  tarafından yapılan açıklamada; CumhurbaÅŸkanlığı yönetim sistemiyle beraber kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılması baÅŸta olmak üzere, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sinin, HSK’nın 4 kurul üyesinin partili CumhurbaÅŸkanı tarafından seçilmesi, HSK BaÅŸkanlığının Adalet Bakanı, kurul üyeliÄŸinin Bakan Yardımcısı tarafından yürütülmesi gibi yargıyı yürütmeye bağımlı kılan birçok uygulama nedeniyle yargı bağımsızlığından söz etmenin mümkün olmadığı belirtildi.

 

Açıklamada, Yargı hizmetlerinin nitelikli bir ÅŸekilde verilebilmesi için birinci koÅŸulun, hizmeti veren yargı emekçisinin ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik haklarının idare tarafından tam olarak saÄŸlanması gerektiÄŸine vurgu yapılarak, Sendikamızın görüÅŸ ve talepleri kamuoyuyla paylaşıldı. 

 

 

BASINA VE KAMUOYUNA!

Demokrasi, hukuk ve adalet adına bugüne kadar ki tüm öÄŸretilerin alt üst olduÄŸu bir dönemde adli yıl açılışı gerçekleÅŸtirilmektedir.

CumhurbaÅŸkanlığı yönetim sistemiyle beraber kuvvetler ayrılığı ilkesinin ortadan kaldırılması baÅŸta olmak üzere, Anayasa Mahkemesi’nin 15 üyesinden 12’sinin, HSK’nın 4 kurul üyesinin partili CumhurbaÅŸkanı tarafından seçilmesi, HSK BaÅŸkanlığının Adalet Bakanı, kurul üyeliÄŸinin Bakan Yardımcısı tarafından yürütülmesi gibi yargıyı yürütmeye bağımlı kılan birçok uygulama nedeniyle yargı bağımsızlığından söz etmek mümkün deÄŸildir.

Son olarak adli yıl açılış törenlerinin BeÅŸtepe’de yapılıyor olması savunmanın örgütü Baroları isyan ettirmiÅŸ ve Yargıtay’ın açılış davetine 51 ilin barosu katılmamıştır. Bununla da kalmayarak içerden de itirazlar yükselmeye baÅŸlamıştır. 20 Yargıtay üyesi BeÅŸtepe’de yapılacak olan adli yıl açılış törenine gitmeme kararı almıştır. Bir Yargıtay üyesi, açılışa gitmeme gerekçesini “Yürütmenin merkezi olan CumhurbaÅŸkanlığı Külliyesi’nde adli yıl açılışı yapmak yargı bağımsızlığını zedeler. Bir siyasi partinin genel baÅŸkanının gözetimi altında bu törenin yapılmasına karşıyız. Siyasilerin etkisinden uzak bir yerde tören yapılmalı” sözüyle açıklayarak, yargının siyasetin vesayetine girmesine olan itirazını dile getirmiÅŸtir.

 

Artık ülkemizde skandal niteliÄŸinde hukuksuzlukların yaÅŸanması olaÄŸan hale getirilmiÅŸtir. Son hukuksuzluk da 19 AÄŸustos tarihinde 31 Mart seçimlerinde %60’ın üzerinde oy alarak seçilmiÅŸ belediye baÅŸkanlarının idari iÅŸlemle görevlerinden alınarak yerlerine o illerin valilerinin atanmasıyla ortaya çıkmıştır. Seçmen iradesinin yok sayılarak hukukun tüm kural ve normları çiÄŸnenip, haklarında kesinleÅŸmiÅŸ bir yargı kararı olmaksızın idari iÅŸlemlerle seçilmiÅŸlerin görevlerinden uzaklaÅŸtırılmaları hukuk ve demokrasi açısından tarihe kara bir gün olarak geçmiÅŸtir.

 

DiÄŸer yandan kamudaki görevlerinden, haksız ve hukuksuz bir ÅŸekilde ihraç edilen kamu emekçileri için yargı kapılarını kapatmıştır.  Anayasa Mahkemesi kararları hiçe sayılarak komisyonun aÄŸzından çıkacak olanlar yargı kararıymış gibi gösterilmeye çalışılmaktadır.

DeÄŸerli basın emekçileri;

Daha bu yılın haziran ayında Yargı Reformu Strateji Belgesi açıklandı. “Reform” olarak sunulan belge ile ÅŸu an yargının da içinde olduÄŸu genel hukuk düzeninde hangi skalada yer aldığımız açıkça görülmektedir. DemokratikleÅŸmenin saÄŸlanamadığı, hukuk devletinin rafa kaldırıldığı, hak ve özgürlüklerin yok edildiÄŸi, etkin bir adalet sisteminin olmadığı bir ülkede yargının da sürekli tartışma konusu olması kaçınılmazdır. Son kamuoyu yoklamalarında yargıya güven endeksinin %38’lere gerilediÄŸi görülmektedir.

Yargı emekçileri her reform paketi açıklandığında “acaba bizim de sorunlarımıza çözüm getirilir mi?” beklentisine girmektedir. Ancak yargı emekçilerinin ekonomik, özlük, sosyal haklarına yönelik sorunlar bu paketlerde yer bulamamaktadır. Son reform paketinde de yargı emekçileri yine görülmemiÅŸtir.

 

Reform adı altında sunulan pakette; yargılama hizmetlerinde performans ve verimliliÄŸi olumsuz yönde etkileyen sorunlardan birisi olarak, yazı iÅŸleri hizmetlerinin görüldüÄŸü, bu hizmetlerin hızlandırılması, mahkeme yazı iÅŸleri müdürlüklerinin güçlendirilmesi, görev ve yetkilerinin geniÅŸletilerek kariyer meslek olarak yeniden yapılandırılması, Adalet komisyonlarının yetki ve sorumluluklarının yeniden düzenlenmesi, Adalet okullarından mezun olanların öncelikli istihdam edilmesi, yargı teÅŸkilatında sürekli ve zorunlu eÄŸitim modeline geçilmesi, personel sayısının arttırılması belirtilmiÅŸtir.

Yargı emekçilerinin reform paketlerinde yer alış biçimleri sorunlarının çözümüyle deÄŸil “yargı hizmetlerinin etkili ve kaliteli bir ÅŸekilde yerine getirilmesi için iyi yetiÅŸtirilmesi gerektikleri” yönüyle geçiÅŸtirilmektedir. Oysa hizmet içi eÄŸitimden önce asıl olarak göz önünde bulundurulması gereken iÅŸe alımlarda mülakat deÄŸil liyakate dayalı istihdamın yapılmasıdır.

 

Yargı hizmetlerinin etkili bir ÅŸekilde verilmesi kamu hizmeti açısından elbette önemlidir. Ancak bu hizmetin nitelikli verilebilmesi için birinci koÅŸul, hizmeti veren yargı emekçisinin ekonomik, özlük, sosyal ve demokratik haklarının idare tarafından tam olarak saÄŸlanmasıdır. 

DeÄŸerli basın emekçileri;

60 binin üzerinde yargı emekçisi kölece çalışma koÅŸullarında yargı hizmeti üretmeye çalışıyor.  Bir uyuÅŸmazlığın veya suçun yargıya intikal etmesinden yargı kararının infazına kadar geçen süreç yargı emekçilerinin omuzlarındadır.

Ülkemizde inÅŸa edilen ve Avrupa’nın hatta Dünya’nın en büyük adliye sarayları olması ile övünülen adliyelerde yargı hizmeti üreten yargı emekçileri, öncelikle yoÄŸun iÅŸ yükü ve idari baskı altında eziliyor. Yargı emekçilerinin sorunları, yapılan adalet saraylarının büyüklüÄŸüyle yarışır hale gelmiÅŸtir.

 

Yargı alanındaki tüm olumsuzluklara raÄŸmen, hakim, savcı, mübaÅŸir, zabıt kâtibi, yazı iÅŸleri müdürü, sosyal çalışmacı, yardımcı hizmetli, teknisyen, ÅŸoför hep birlikte adalet hizmeti üretiyor. Ancak, adliye binalarında aynı çatı altında, hâkim ve savcılarla diÄŸer yargı emekçileri arasında sınıfsal bir fark gibi yaÅŸanan ayrımcılık, keyfi yönetim, kuralsız çalışma, horlanma, aÅŸağılanma, itibarsızlaÅŸtırma vb. mobbing uygulamaları çalışma hayatını adeta cehenneme çeviriyor. Alındığı gün biten maaÅŸlar, her geçen gün artan dava sayısına karşı azalan/eksik personelle hizmet vermeye çalışmak, bunca iÅŸ yüküne raÄŸmen en küçük hatada disiplin soruÅŸturması tehdidiyle karşılaÅŸmak, kurumun “diÄŸerleri” muamelesi yapılarak, yaÅŸanan her olumsuzlukta hatada ilk gözden çıkarılan olmak, yargı emekçilerinin rutini haline getirilmiÅŸtir. 

 

DeÄŸerli basın emekçileri;

2020-2021 dönemi toplu iÅŸ sözleÅŸmesi görüÅŸmeleri yetkili sendika Memur Sen ve Hükümet arasında, gene buçuklu yüzdelik zamların konuÅŸulduÄŸu bir tiyatro gösterisine dönüÅŸtü. Memur-Sen teklifinde, 2020-2021 Toplu SözleÅŸmesinde taban aylığa seyyanen 200 TL, ilk yıl %8+7, ikinci yıl %6+6 zam ve 1. yıl %3, 2. yıl %2 refah payı talep etmiÅŸti. Toplamda %38 leri bulan zam teklifini en sonunda 2 yıl için toplamda %20 lere kadar düÅŸürdü. Talepleri arasında yer alan 24 haziran seçimlerinden bu tarafa vaat edilen 3600 ek gösterge yok, vergi dilimi adaletsizliÄŸine iliÅŸkin hiç bir ÅŸey yok,ek ödemelerin emekli aylığına eklenmesine iliÅŸkin birÅŸey yok, liyakatı ortadan kaldıran mülakat uygulamasını savunan Memur-Sen’den yargı emekçilerinin ekonomik özlük haklarının düzeltilmesine iliÅŸkin hiç bir ÅŸey yok. Bu taleplerden de vazgeçen yandaÅŸ sendika geldiÄŸi durumu gizlemek için göstermelik eylemlerle baÅŸta kendi üyeleri olmak üzere kamu emekçilerini yine kandırmaya, oyalamaya devam etmektedir.

 

DeÄŸerli basın emekçileri;

Görevde yükselme sınavlarındaki mülakat uygulaması kurumda ve adalet binalarında yaÅŸanan en görünür adaletsizliklerden birisi haline gelmiÅŸtir. GirdiÄŸi üç yazılı sınavda da 85-90 puan alan bir yargı emekçisi, mülakat denilen torpil çarkında elenmektedir.

Yıllardır biriken sorunlara karşı, gerek Adalet Bakanlığı’nın, gerekse siyasi iktidarın vurdumduymazlığı, bırakın sorunların çözümünü, var olan sorunlara yeni sorunlar eklemeye devam etmektedir.

Yargı emekçisi olup, uÄŸradığı haksızlığın, eÅŸitsizliÄŸin kendi kurumunda çözülememesi baÅŸlı başına büyük bir çeliÅŸkidir. Yapılması gereken Adalet Bakanlığı’nın yargı hizmetini bütün olarak deÄŸerlendirip yargı emekçilerinin sorunlarını adaletli bir ÅŸekilde çözme iradesinden geçmektedir.

Açlık sınırına yakın ücretler, olumsuz çalışma koÅŸulları, iÅŸ güvencesinin ortadan kaldırılarak bir gecede KHK ile iÅŸinden edilme endiÅŸesi, ihraç edilenlerin dışarıda iÅŸ bulup yaÅŸamlarını sürdürmelerine dahi izin vermeyen, açlıkla terbiye etmeye yönelik uygulamalar vb gibi nedenlerle kamu emekçileri ekonomik, sosyal ve psikolojik olarak kıskaç altına alınmıştır. Bu kıskaç kamu emekçilerini her geçen gün intihara sürüklemektedir. Ä°lan edilen OHAL’in yarattığı tahribat, yaÅŸattığı acılar ortadadır. OHAL süresi boyunca yayınlanan KHK’larla iÅŸlerinden atılan kamu emekçilerinden 56’sı intihar ederek yaÅŸamlarına son vermiÅŸtir. Soruyoruz siyasi iktidara, bunun telafisi mümkün müdür?

 

TALEPLERÄ°MÄ°Z NETTÄ°R:

1- Yargı emekçilerine insanca yaÅŸayacakları bir ücret için derhal ek zam verilmelidir.

2- Åžu anda Ankara, Ä°stanbul ve Ä°zmir illeriyle sınırlı olmak üzere ödenen yol ücretleri, tüm yargı emekçilerine ödenmelidir.

3- Zabıt Katibi yargı emekçilerine VHKÄ° kadrosu verilmelidir.

4-SözleÅŸmeli istihdama son verilmeli, güvenceli istihdam esas alınmalı ve 4/B kadrosunda istihdam edilen yargı emekçileri 4/A kadrosuna geçirilmelidir.

5- Disiplin soruÅŸturması yönünden 2802 sayılı Yasanın ilgili hükümleri kapsamından çıkarılarak yargı emekçilerinin de 657 sayılı Yasa kapsamında disiplin soruÅŸturmasına tabi tutulması konularında düzenleme yapılmalıdır.

6- Fazla mesai ücretleri geniÅŸletilerek tüm yargı emekçilerine ödenmesi saÄŸlanmalıdır.

7- Atama ve görevde yükselmelerde mülakat deÄŸil, liyakat esas alınmalıdır.

8- Artan iÅŸ yüküne karşın yeteri kadar personel alımı yapılması yerine yargı emekçileri üzerindeki baskı arttırılarak sorun çözülmeye çalışılmaktadır. Bu tür uygulamalardan vazgeçilerek yeterli personel istihdamı yapılmalıdır.

BES olarak; tüm yargı emekçilerinin taleplerinin sesi, sözü olduk. Yargı emekçileri için insanca yaÅŸam ve insanca çalışma koÅŸullarının yaratılması için, hukukun üstünlüÄŸüne dayalı eÅŸit, laik, demokratik, barışçıl bir adalet sistemi için mücadeleye devam edeceÄŸiz.

Yargı emekçilerini, insanca yaÅŸam, güvenceli iÅŸ, güvenli gelecek için verdiÄŸimiz mücadelede, taleplerimizin karşılanması için tek ses olmaya ve Sendikamızda örgütlenmeye davet ediyoruz!

BES ANTALYA ÅžUBE YÖNETÄ°M KURULU

20190711_111022.jpg
bottom of page