top of page

İŞİMİZE ONURUMUZA

SAHİP ÇIKIYORUZ

2 Kasım 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 677 ve 678 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’lerle üniversitedeki görevlerine son verilen Barış Akademisyenleri ve kamu emekçileri için 23 Kasım 2016 tarihinde Eğitim Sen Antalya Şubesi’nde  basın toplantısı yapıldı.

 

Antalya KESK Şubeler Platformu olarak yapılan basın toplantısında basın metnini dönem sözcüsü  Kadir Öztürk okudu. Açıklamadan sonra basın toplantısına katılan görevinden uzaklaştırılan Barış Akademisyenleri; Cumhur İzgi,Erdal Gilgil ,Hafize Öztürk,Nursel Şahin,Suzan Yazıcı,Bülent Şık,Taha Karaman,Süleyman Ulutürk ve Büro Emekçileri Sendikası üyesi Nihat Akkaya’da kısa birer konuşma yaparak duruma ilişkin açıklamada bulundular.

 

Değerli basın emekçileri,

Dostlar,

AKP iktidarının saldırısı bitmiyor, her gün yeni bir saldırıyla gözümüzü açıyor; KHKlarda adımızı arıyoruz. 22 Kasım 677 sayılı KHK ile Akdeniz Üniversitesinde barış bildirisine imza atan tüm akademisyenler, maliye ve sağlık emekçisi arkadaşlarımız ihraç edildi.

Bir ülke ancak böyle korku devletine dönüştürülebilir, ülkeyi yönetenlerin imdadına can simidi olarak ancak böyle bir darbe girişimi denk düşebilirdi. Saray bu darbe girişimine “Allah’ın lütfu!”  diye boşuna sarılmamış demek ki! Onlara Allah’ın lütfu olan, tüm ötekilere Sarayın ve iktidarın gazabı olarak yansıyor…

 

15 Temmuz darbe girişiminde bulunanlar için OHAL ilan ettiğini, FETÖcüleri temizleyeceklerini söyleyen Saray, bütün bunlara bizim inanacağımızı sanıyorsa aldanıyor. Biz biliyoruz ki bu saldırılar; tüm emekçilere, sosyalistlere, devrimcilere, barış isteyenlere, laiklere, saltanata, şeriata karşı duranlara, demokrasiden yana olanlara…

Ne Saray ne de Sarayın yeni müttefikleri unutmasın ki emekçilerin, mazlumların, tüm ötekilerin; birlikte, örgütlü ve ortak mücadelesiyle nice saraylar, saltanatlar çöktü! İnanmıyorlarsa, hep böyle saltanat sürdüreceklerini sanıyorlarsa tarihe baksınlar… İster çok bildikleri İslam tarihine; isterlerse bolca laf söyledikleri, beğenmedikleri Batı tarihine; isterse bugün girmek için can attıkları Şangay beşlilerinin tarihine baksınlar… Hepsinde bizim izimizi ve gücümüzü görecekler… Korkunun ecele faydası yok bugün zulümle, baskıyla, güçle bizi terbiye etmeye çalışanlar er ya da geç yenilecekler; mutlaka ama mutlaka devrimciler, sosyalistler, emekçiler, yoksullar, ötekiler; bilimden, laiklikten, özgürlüklerden ve barıştan yana olanlar kazanacak yani biz kazanacağız.

 

Saygı değer basın emekçileri,

Demokrasiye, barışa sahip çıkanlara güya demokrasiye karşı darbe girişimine maruz kalmış bir iktidar saldırıyor… Eğer demokrasi nöbetleri yalan değilse, eğer demokrasi için şehit verdiklerini sahiden iddia ediyorlarsa dünyanın hangi demokratik ülkesinde bir bildiriye imza attılar diye insanların gelecekleri elinden alınır? Hangi hukuk devletinde mahkeme kararı olmadan, hiçbir suç bile isnat edilmeden ve suç kanıtlanmadan insanlar cezalandırılabilir?” Türkiye …. hiçbir dönemde bu kadar özgür, bu kadar huzurlu, bu kadar rahat bir dönemi yaşamamıştır.” diyen ve dünyanın beşten büyük olduğunu söyleyenler, ya halkın yaşadığı acıyı ya da diz çöktürmek için uğraştıkları, her gün KHKlarla işini, ekmeğini, geleceğini çaldıkları insanları görmüyorlar…

 

Her istediklerini, canlarının istediği çuvallara doldurarak cezalandırmaya çalışanlar bilmelidir ki bugün önemsiz gördükleri hukuk yarın kendileri için de gerekli olacak…

 Bu gidişata dur demek tüm ezilenlerin, ötekilerin birlikte mücadele etmesiyle mümkün olacaktır. 15 yıldır bu ülkeyi yöneten ve karanlığa sürükleyenler, her geçen gün halkın daha da yoksullaşmasını sağlayanlar; kendileri mevzubahis olduğunda demokrat oluyorlar. Kendilerinin karşısına kim çıkarsa, ister hak isteyen ister demokrasi ve hukuk mücadelesi veren kısacası muhalif olan tüm kesimlere gözü dönmüşçesine saldırıyor. Bu saldırılar karşısında tüm cumhuriyetçilere, demokratlara, sosyal demokratlara, devrimcilere, sosyalistlere, komünistlere, Kürtlere, Alevilere kısacası tüm ezilenler ortak bir mücadeleyi örgütlemek ve zalimlerin iktidarına gereken dersi vermek zorunda…

Boyun eğmeyeceğiz, direneceğiz. İşimize, onurumuza, geleceğimize sahip çıkacağız. İşte bu taleplerle bir dizi eylem ve etkinlik yapacağız.

 

O nedenle Antalya Valiliğini ve emniyetini tüm ülkede yapılan basın açıklamalarına, eylemlere gösterilen yasal tutum ve davranışı göstermeye çağırıyoruz. 24 Kasım Perşembe günü Akdeniz Üniversitesi Meltem girişinde yapacağımız basın açılamasına tüm devrimci, demokrat kamuoyunu davet ediyoruz. Bu ülke için yarın çok geç olacak diyen, saltanata, saraya biat etmeyeceğiz, şeriata ve zulme boyun eğmeyeceğiz diyen herkesi, bu inanç ve düşüncede olan Antalya kamuoyunu bekliyoruz.

Değerli basın emekçileri,

 

24 Kasım’da ilimizde olacak ve sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapacak olan CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu da sizin aracılığınızla üniversite önünde yapacağımız basın açıklamasına davet ediyoruz.  Sadece ve sadece bir bildiriye imza attıkları için işinden, geleceğinden edilmek istenen akademisyenlere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Antalya dışında hiçbir kentte, üniversitede barış bildirisine imza atanların tamamı işlerinden olmadı…

Biz resmi yollarla da tüm Antalya milletvekillerine ve CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na da ulaşmaya çalışacak ve hem milletvekillerini hem de kendilerini davet edeceğiz.

 

Sayın basın emekçileri,Yol arkadaşlarım,

Saray ve onun emir direktifleri dışında bir şey yapmayanlar, bu ceberrut ve hukuk tanımaz tavrından bir an önce vaz geçmeli; ülke olağan koşullara hiç vakit kaybetmeden dönmelidir. İktidar; baskıyla, zorla, elindeki güç araçlarıyla ülkeyi yönetmek anlayışını terk etmeli; demokrasiye, hukuka dönmelidir.

Sadece halkın haber alma hakkını savundukları için hapse atılan başta Cumhuriyet gazetesi yazar ve yöneticileri olmak üzere tüm basın emekçilerini, kapatılan tüm medya kurumlarının yönetici ve çalışanlarını; barışı savundukları için içeri atılmış, ihraç edilmiş tüm akademisyenleri, kamu emekçilerini; kapatılan tüm demokratik kitle örgütlerinin yöneticilerini, zindanlara atılan tüm seçilmişleri; hukuka, demokrasiye ve geleceğe olan inancımızla selamlıyoruz.

 

Demokrasi ve hukukun bir gün herkese lazım olacağını Ataol Behramoğlu’nun bu dizeleriyle bir kez daha iktidara hatırlatıyorum.

“Cellat uyandı yatağında bir gece

"Tanrım"  dedi  "Bu ne zor bilmece:

Öldürdükçe çoğalıyor adamlar

Ben tükenmekteyim öldürdükçe..."

Yaşasın demokrasi mücadelemiz! Yaşasın iş, ekmek, özgürlük mücadelemiz! Haklıyız kazanacağız!

bottom of page