top of page

İHRAÇLARA YANITIMIZ DİRENİŞ

KESK Antalya Şubeler Platformu olarak yeni KHK'lerle ihraç edilen üyelerimizle ilgili  Attalos Heykeli önünde basın açıklaması ve oturma eylemi yaptık.. Açıklamayı KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Antalya Şubesi Başkanı Kadir Öztürk okudu.

 

Değerli basın emekçileri,

Değerli mücadele arkadaşlarım,

İktidarın hukuk tanımaz, anti demokratik ve darbeci zihniyeti devam ediyor. 15 Temmuz ‘da yüzlerce insanın katledildiği darbe girişimi, sarayın bilinçli planıyla milyonlarca insanın mağdur edildiği karşı darbeye dönüştü.

FETÖcülerle kol kola olan, her istediğini veren ve kandırılanların bir bölümü iktidarını pekiştirirken yoksul, gariban ve sahiden kandırılan bir bölümü ise işini, aşını, geleceğini ve tüm beklentilerini yitirerek darbenin gerçek mağduru haline döndü. İşkenceler, keyfi tutuklamalar, gözaltılar, hukuksuzluklar sıradanlaştı.

 

Dinden, imandan bahsedenler, kendi gibi inanmış Müslüman olarak gördükleri, “alnı secdeye değmiş”lere en büyük zulmü gözünü kırpmadan yapabiliyor. Hani siz alnı secdeye değmiş insanlar istiyordunuz, hani siz tüm okulları imam hatiplere dönüştürerek inançlı nesiller yetiştirecektiniz… Bu zulmünüz, bu kininiz neden, bu kadar gaddarlık niye!..

Saygı değer basın emekçileri,

Yoldaşlarım,

 

Dün Oslo’da, Kandil’de, İmralı’da Kürt sorununun taraflarıyla görüşen iktidar; bugün bölücü, ayrılıkçı, terör örgütü üyesi, sempatizanı diye bizim arkadaşlarımıza, üyelerimize kin ve nefret duygusuyla saldırıyor. Hiçbir arkadaşımızın yasadışı bir örgütle bağlantısı olduğunu kanıtlayamayan iktidar; arkadaşlarımızı gözaltına alarak, tutuklayarak kendince yasal bir zemin yaratmak istedi ve bu ihraçları da buraya bağladı. Yasaları her gün çiğneyenler, yargıyı kendisine bağlayanlar bizden yargıya inanmamızı beklemesin.

 

Genel Merkezden aldığımız bilgilere göre yüzlerce EĞİTİM SEN üyesi eğitim emekçisi, yüzlerce de KESK’e bağlı diğer sendikaların üyesi arkadaşımız ihraç edilmiştir.

Ülkeyi kendi babalarının çiftliği, güvenlik kuvvetlerini kendilerinin bekçisi, yargıyı da kendi istediği kararlarını aldırdıkları basit bir mekanizmaya dönüştürmek isteyen bu iktidar er geç bunun hesabını verecektir.

29 Ekim’den, demokrasiden, özgürlüklerden, barıştan korkanlar; emperyalizme kafa tutmuş ve bin bir zorlukla Cumhuriyet değerlerini kazanmış olanlardan, bu değerleri feda etmesini istiyor; iktidar istedi diye hiçbirimiz bu değerleri feda etmeyeceğiz. 29 Ekim’de bu kadar arkadaşımızın ihraç edilmesi de bu değerlere saldırının bir başka yönü ve göstergesidir. Özetle iktidar diyor ki demokrasi, hukuk, özgürlük, barış ve bağımsız yargı diyen; bunun için mücadele eden herkesle uğraşacağız. Bize diyor ki ya bize biat edeceksiniz ya da sizi elimizdeki iktidar araçlarıyla yok edeceğiz…

Onuru, ülkesi ve geleceği için mücadele eden dostlarım,

İktidarın bize vermeye çalıştığı gözdağına ve biat ettirme çağrısına yanıt veriyoruz: Sizinle her zeminde, her alanda hesaplaşacağız. İktidar unutmasın ki biz Chelerin, Mahirlerin,

 

Denizlerin geleneğinden geliyoruz. Ne demişti Che: “Ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin hoş geldi, safa geldi.” Biz de diyoruz ki zulüm nereden ve nasıl gelirse gelsin ona direnecek ve zalimlere biat etmeyeceğiz. Zalimlerden er geç hesap soracağız. Bugün olmasa da yarın hukukun, tarihin önünde sizinle hesaplaşacağız.

 

Dostlarım, yoldaşlarım, kardeşlerim,

Ülkemizin yarısı yangın yeri… Ülkemiz adım adım Ortadoğu bataklığına götürülüyor. Bu arada da bu büyük manzara görülmesin diye iktidar her gün kendisi gibi düşünmeyenlere saldırmaya devam ediyor; büyük resmi gizliyor. Kendi iktidarı ve geleceği için ülkeyi ateşe atanlar en çok millet iradesinden dem vururken 15 Temmuzlarda “Demokrasi nöbetleri” tutarken “ Hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindir.” özdeyişini dağa taşa yazarken Güneydoğu’da seçilmiş belediye başkanlarını tutukluyor ve onların yerine kayyum atıyor.

Hani,                “ hâkimiyet kayıtsız şartsız milletindi?”

 

Bu iktidar yalandan, bu iktidar riyakârlıktan besleniyor. Bu iktidar dün söylediğini bugün reddederek bir sanal ve yalan dünya oluşturuyor. Bizim, halkımızın aklıyla alay ediyor. Unuttukları bir şey ama tarih kaydediyor, halkların hafızası kaydediyor. Kendinizin oluşturduğu, yandaşlarınızın ve sizden beslenen yalakalarınızın kanmış gibi yaptığı bu yalanlara bizim inanmamızı beklemeyin. Biz kralın çıplak olduğunu görüyoruz.

 

Bağımsız ortaokullar içine açtığınız imam hatiplerle çocuklar; proje okul uygulamalarınızla liseliler, rektörlük seçimlerini kaldırmanızla gençler; her gün otobüste, sokakta beslemeleriniz tarafından saldırıya uğrayan kadınlar, iş güvencesini kaldıran uygulamalarınızla kamu emekçileri, dayattığınız yoksulluk politikaları nedeniyle işçiler, savaş politikanızla tüm dünyadaki halklar sizin yalanlarınızı görüyor. Yalanın iktidarı mutlak ama mutlak yerle bir olacaktır.

 

Dostlarım, yoldaşlarım, kardeşlerim,

Biz bu karanlık günlerden de dayanışmayla, mücadeleyle çıkacağız. Ne demişti Nazım usta “mavi gözlerimde korkuyu görmek için boşuna bakacaklar Nazım’a !” Bizde korkuyu, bizde yılgınlığı görmeyeceksiniz. Biz küllerinden yeniden doğanlar, bizler onuru ve ülkesi için idam sehpalarını tekmeleyenleriz…

İhraç edilen arkadaşlarımızla dayanışma içinde olacak, onları kimseye muhtaç etmeyeceğiz. Haklarımızı elde edene kadar bir aile olduğumuzu hiç ama hiç unutmayacağız. Onlar bizim ailemiz, kardeşlerimiz; onlar bizim yoldaşlarımız, onlara sahip çıkacağız.  

Yaşasın dayanışmamız. Yaşasın örgütlü mücadelemiz.

 

Biz ülkemize, çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için mücadele ediyoruz; onursuzlarla mücadelemiz de devam edecek.

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz. Haklıyız mutlaka ama mutlaka biz kazanacağız.

bottom of page