top of page

TÜİK’in Rakamlarına Yansımayan Hayat Pahalılığına Karşı Tüm Kamu Emekçilerini İnsanca Yaşama Yetecek Bir Gelir İçin Mücadeleye Çağırıyoruz!

WhatsApp Image 2020-07-14 at 13.06.40.jp

KESK Antalya Şubeler Platformu olarak

TÜİK’in Rakamlarına Yansımayan Hayat Pahalılığına Karşı Tüm Kamu Emekçilerini İnsanca Yaşama Yetecek Bir Gelir İçin Mücadeleye Çağırıyoruz! şiarıyla Antalya Defterdarlığı önünde basın açıklaması yaptık.

KESK Antalya Şubeler Platformu adına basın açıklamasını Şube Başkanımız Devrim Mol okudu. Açıklamanın tam metni şu şekilde;

BASINA VE KAMUOYUNA

 

TÜİK’in Rakamlarına Yansımayan Hayat Pahalılığına Karşı Tüm Kamu Emekçilerini İnsanca Yaşama Yetecek Bir Gelir İçin Mücadeleye Çağırıyor, Yoksulluğumuzun Sebebi Satış Sözleşmelerininin Kamu Emekçileri Nazarında Bir Hükmünün Olmadığını Buradan Bir Kez Daha İlan Ediyoruz!!!

 

Haziran ayına ilişkin resmi enflasyon verileri açıklandı. Tüm dünyayı saran pandemi süreci ile artan hayat pahalılığı TÜİK enflasyon rakamlarına yine yansımadı.

 

Bugün Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan Haziran ayı enflasyon verilerine göre enflasyonda aylık %1,13, altı aylık %5,75, yıllık %12,62 artış gerçekleşti. TÜİK, pandemi sürecinde başta gıda fiyatlarında olmak üzere yaşanan astonomik artışları yine görmezden geldi. Üstelik TÜİK’e göre Haziran ayında gıda enflasyonu %1,60 düştü!

 

Oysa milyonlarca emekçi, emekli sokakta, pazarda, mutfakta karşılaştığı hayat pahalılığı ile TÜİK enflasyon verileri arasında uçurum olduğunu, TÜİK’in pandemi sürecinde yaşanan işsizliği bile hesap oyunları ile nasıl düşük gösterdiğini görmekte... Kısacası siyasal iktidarın siparişine göre rakam açıklar hale gelen TÜİK verilerine artık itibar eden kalmamıştır.

 

Buna rağmen siyasal iktidar “işçiyi, memuru enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya, hedeflenen enflasyon rakamlarına imza atanlar ise kendilerinin de inanmadığı “tarihi başarı”  hikayeleri uydurmaya devam etmekte.

 

Maaşlarımız Satış Sözleşmeleri Marifeti İle Eritiliyor!

 

Hepimizin bildiği üzere, maaşların enflasyon oranında artırılması demek normal şartlarda sıfır zam demek, yani reel alım gücümüzün hızla gerilemesi  demek.

 

TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyonun yaşadığımız gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını hepimiz bilmekteyiz, ancak milyonlarca kamu emekçisinin, işçinin, asgari ücretlinin, emeklinin maaş-ücret artışında kimsenin inanmadığı bu veriler temel alınmakta.

 

TÜİK Rakamlarını Bırak,  Açlık – Yoksulluk Sınırına Bak!

 

Bugüne kadar kamu emekçileri adına yandaş konfederasyon yönetimi ve hükümet arasında varılan mutabakatlarda, yaşanan gerçek hayat pahalılığı ile hiçbir ilgisi olmayan, hedeflenen resmi enflasyon verileri esas alınmış, dolayısıyla sefalet oranında artırılan maaşlarımız yaşanan hayat pahalılığı karşısında erimeye devam etmiş, yoksulluk sınırına sırtını dönen ücretlerimiz yüzünü açlık sınırı rakamlarına çevirmiştir.

 

Buna rağmen bugün açıklanan TÜİK verileri dikkate alınarak milyonlarca kamu emekçisinin %4 maaş zammına ek olarak %1,75 ‘lik enflasyon farkı ile yetinmesi beklenmekte, yaşadığımız enflasyondan çok uzakta kalan %1,75 bizlere ZAM olarak yutturulmaya çalışılmaktadır. Dolar kuru ve altın fiyatları ile kıyaslandığında toplu sözleşmelerle sefalet oranında artırılan maaşlarımızın yaşanan hayat pahalılığı karşısında ne kadar eridiği çok daha net olarak ortaya çıkmaktadır.

 

Maaşlarımız Dolar Karşısında Sekiz Yılda %43 Eridi!

 

15 Temmuz 2019 tarihi itibari ile ortalama kamu emekçisi maaşı ile 666 dolar alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile bu rakam 50 dolar daha azalarak 616 dolara inmiştir.

15 Temmuz 2019-30 Haziran 2020 döneminde, yaklaşık bir yıl içinde dolar kurunda %21,7 artış yaşanırken aynı dönemde maaşlarımız %12,5 artmıştır.

 

Alabildiğimiz Çeyrek Altın Sayısı 8 Yılda 5,5 Adet Azaldı!

 

15 Temmuz 2019 tarihi itibari ile 8,72 adet çeyrek altın alınabiliniyorken 30 Haziran 2020 tarihi itibari ile bu sayı 2 adet daha azalarak 6,54 adete düşmüştür. Yani son bir yıl içinde çeyrek altın fiyatı %50 artarken kamu emekçisinin maaşı sadece %12,5 artmıştır.

 

Bu koşullarda maaşlarımızda %4 “toplu sözleşme” artışı ve buna ek olarak %1,75 enflasyon farkı yansıtılan biz kamu emekçilerine “sefalete devam” denilmektedir.

 

Öte yandan elbette ki geliri eriyen, yoksulluğu artanlar sadece kamu emekçileri değildir.

 

Pandemi gerekçesi ile açıklanan ekonomi paketleri ile sermayeye-patronlara ‘kalkan’ olunurken emekçi kesimlerin elindeki son haklara da göz dikilmektedir. İçinde bulunduğumuz olağanüstü koşullarda 4 milyon 400 bin aileye adeta sadaka verircesine bir defaya mahsus ödenen bin lira, 4 milyon işçiye kendi yarattığı fondan aktarılan asgari ücretin yarısı kadar ücretsiz izin desteği verilirken, bu ülkenin tüm güzelliklerini, değerlerini, kaynaklarını üreten halkın sırtından, bir avuç mutlu azınlığın neşesine zeval gelmesin diye patronlara aktarılan paketler çözüm değildir. Tek çözüm dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi, devam eden olağanüstü koşullardan en çok etkilenen kesimleri koruyucu sosyal devlet politikalarının hızlı bir şekilde hayata geçirilmesidir. Bunun da yolu 2020 yılı bütçesinin revize edilerek dar gelirli, yoksul, ücretli kesimlerin yurttaşlık haklarını koruyacak,  gelirlerinin insanca bir yaşam seviyesine yükseltilmesini sağlayacak ek bir bütçe yapılmasından ve biz kamu emekçilerini yok sayan sözleşmenin, yaşadığımız gerçek enflasyon rakamları gözetilerek, kayıplarımızı karşılayacak şekilde revize edilmesinden geçmektedir.

 

Maaşlarımızın Erimesine, Yoksulluğun Artmasına Karşı;

 

Sadece kamu emekçilerini değil, tüm dar gelirliler, ücretli kesimler  için “Emekten, Halktan Yana Gerçek Bir Normalleşme İçin Emekten, Halktan Yana Bir Bütçe,  İnsanca Yaşamaya Yetecek Bir Gelir İstiyoruz! Taleplerimizin takipçisi olacağımızı, mücadelemizden de vazgeçmeyeceğimizi buradan siz değerli basın emekçileri aracılığıyla bir kez daha kamuoyuyla paylaşıyoruz.

bottom of page