top of page

Kamuda Ücret Adaletsizliğine Son

KESK Antalya Şubeler Platformu olarak 2016-2017 yılları Toplu Sözleşme (TİS)sürecinde kamu emekçilerinin mali, demokratik ve sosyal taleplerini yok sayılmasını protesto etmek için Antalya Defterdarlığı önünde basın açıklaması ve bordro yakma eylemi yaptık. Konuyla ilgili basın açıklamasını KESK Antalya Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa AYAR yaptı.

 

Değerli Basın Emekçileri;

 

2016-2017 yılları Toplu Sözleşme (TİS) sürecinde kamu emekçilerinin mali, demokratik ve sosyal taleplerini yok sayarak MEMUR-SEN ve AKP eliyle yapılan bu sefalet artışını protesto etmek ve maaşlarımızdaki kayıpların telafi edilmesi talebiyle bugün ülke genelinde alanlardayız. 2016 ve 2017 yıllarını kapsayan toplu sözleşme süreci iki seçim arasına sıkıştırılarak oldubittiye getirilmiş, o dönem milletvekili bile olmayan Çalışma Bakanı ile Memur-Sen arasında oynanan bir tiyatro ile sonlandırılarak, kamu emekçilerine müjde olarak kamuoyuna servis edilmiştir.

 

AKP Hükümetinin TBMM’nden almış olduğu yetki kanunu ile bir gecede çıkarmış olduğu Kanun Hükmünde Kararnamelerle 2012 yılından itibaren kesilen yan ödemeler kamu emekçilerinin kişi başı ortalama 800-1000 TL arasında kaybına neden olmuştur. Yoksulluk sınırının 4000 TL, açlık sınırının 1500 TL olduğu bir ortamda 2014 ve 2015 yılları için yine aynı zihniyet tarafından kamu emekçilerine müjde olarak sunulan “satış sözleşmesi” 2014 yılı enflasyon farkını da gasp edecek bir biçimde hayata geçirilmiştir. Geçmişten gelen kayıplara ek olarak iki yıllık yapılan zamlar, ikinci vergi dilimi uygulaması dolayısıyla kesilen vergileri bile karşılamaktan uzaktır.

 

Gelinen noktada yan ödemelerin kaldırılması ve düşük zamlar nedeniyle ortalama kamu emekçisi maaşı 2000-2500 bandına oturmuş bulunmaktadır. Bu koşullarda yapılan 2016-2017 satış sözleşmesi, %6+5 zamma rağmen tarihi başarı olarak sunulmaktadır. Eğer ortada bir başarı varsa o da yandaş Memur-Sen’in misyonuna uygun olarak AKP Hükümetini kurtarmak adına kamu emekçilerine ihanetinin başarısıdır.Bugün kamu emekçileri eskiye oranla iki kat yoksullaştırılmaktadır. Bir yandan alım gücü düşerken bir yandan da harcama kalemleri artmaktadır. Kamu emekçileri artık attığı her adımda para ödemek zorunda kalmaktadır. Eğitime, sağlığa, ulaşıma, kreşe elektrik ve suya ödenen paralar kamu emekçilerini geçinemez duruma getirmiştir. Durum böyleyken yine yandaş Memur-Sen’in de onayı ile Hükümet ayak oyunlarıyla enflasyon farkını en aza düşürmenin hesabını yapmaktadır.

 

Ekonomik anlamda cendere içine hapsedilen kamu emekçileri toplumda itibarsızlaştırılarak şimdi de güvencesiz bırakılmak isteniyor. Öteden beri genelde emek alanını özelde ise kamu istihdamını güvencesiz ve esnek çalıştırma sistemine kavuşturmayı hedefleyen Hükümet, 1 Kasım seçimleri sonrasında 657 Sayılı Yasa değişikliği konusundaki kararlılığını her fırsatta ortaya koymaktadır. Fiili olarak attığı adımlarla taşeron sistemini yaygınlaştıran, stajyer emeğinin önünü açan, turnike ve kamera sistemi ile denetimi yoğunlaştıran, sürgünleri kamu emekçilerinin sırtında sopaya dönüştüren AKP, kamuda kölece çalıştırma sistemi için öldürücü darbeyi vurmaya hazırlanıyor.

 

Yandaş basın aracılığı ile kamu emekçilerine müjde diye sundukları izin sürelerinin artırılması, kısmi zamanlı çalıştırma, performans ücreti gibi kulağa hoş gelen düzenlemelerin göz boyamak için oltaya takılan yem olduğu aşikârdır. Dalga geçer gibi asgari ücrete yapılacak kırıntı zamları haftalardır büyük bir mesele olarak sunanlar, taşeron sistemini yaygınlaştırırken çok az sayıda taşeron işçinin kadroya geçirilmesini “taşerona kadro” diye sunanlar, bizleri kırıntılarla ikna edemeyeceklerdir.Kamu emekçilerinin iş güvencesi bir lütuf değil haktır. Çoğu zaman bir ayrıcalık gibi gösterilmeye çalışılan kamu emekçilerinin iş güvencesi bir ayrıcalık değil, vermiş oldukları kamu hizmetinin bir gereğidir. Dönemsel olarak değişin hükümetlere karşın kamu emekçileri onlarca yıl hizmet vermektedir. Hükümetle gelip, hükümetle gidecek olan “memur” yaklaşımı kamu hizmetlerinin tarafsızlığı, eşitliği ilkesi ile bağdaşan bir durum değildir.

 

Aynı zamanda insan hakkı olan iş güvencemizden asla taviz vermeyeceğiz. Kamu hizmetlerinin gereği olarak tüm kamu emekçilerinin güvenceye kavuşturulması, esnek, kuralsız çalışma biçimlerinin yasaklanması, tüm taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi, performans uygulamalarına son verilmesi, kamu emekçilerinin dayanışma içerisinde kamu hizmeti vereceği koşullar oluşturulması için tüm varlığımızla mücadele edeceğimizi buradan bir kez daha ifade ediyoruz.

 

AKP Hükümeti, kamuda ücret adaletsizliklerine, vergi dilimi uygulamaları ile gelirlerimizin gaspına son verilmelidir. Kamuda liyakat, kariyer v.b ilkelere uygun hareket etmeli, haksız terfi ve atamalara son vermelidir. Kamu emekçilerinin insanca yaşam taleplerini karşılamalı, asgari ücret net 1900 TL olmalı, tüm kamu emekçilerinin ücretleri yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.

 

 

bottom of page